Çınar Ağacı ile Fidan
Günlerden bir gün, ormanın tam ortasında, gövdesi diğer ağaçlara nazaran kocaman olan büyük bir çınar ağacı ile, zarif ve incecik bir fidan komşularmış.
Çınar ağacı, fidana yukarıdan bakarak şöyle seslenmiş: “Düşünüyorum da, biz çınar ağaçları kocamanız, dallarımız dahi sizin gövdelerinizden çok büyük. Sizler ne ince, ne zayıf canlılarsınız öyle. Küçük bir fırtına kopacak olsa, uçar giderseniz ormanın her bir tarafına.. Küçük bir yağmur seli gelse, sizi sürekler en olmadık yerlere.. Size bu yüzden çok acıyorum demiş çınar ağacı.
Fidan; bu sözlere içlenmiş bir şekilde, “haklısın, çınar kardeş” demiş. Çınar, fidanı küçük görmeye devam etmiş. “ Keşke sen de bizim gibi büyük ve güçlü olsaydın demiş.
Baksana, gövdem dahi sizin gövdelerinizin hepsinden yüzlerce kat büyüklükte. Uzun dallarımın sıklığından, güneş toprağıma ulaşamıyor. Kuşlar sürekli dallarımda ötüşüyorlar, insanlar gölgemde dinlenebiliyor. Rüzgar beni hiç etkilemiyor, hatta fırtına bile vız gelir. İyisi mi sen gel, benim gölgemde yaşa demiş.
Fidan çınarın bu sözlerine tebessüm ederek cevap vermiş. “Söylediklerinde doğruluk payı var, lakin ben inceyim, rüzgardan büküldüğüm zamanlarda hemen kırılmam. Çünkü esnek gövdeli bir yapıya sahibim. Her türlü doğal felakete dayanaklı olarak yaratılmışım.
Derken.. bir anda kuvvetli bir rüzgar fırtınası ormanın içine birbirine katmış. Bütün hayvanlar yuvalarına kaçmışlar, çiçekler, bitkiler kabuklarına çekilmişler. Fırtınayla fidan büklüm büklüm bükülmüş. Çınar ağacına ne olmuş dersiniz? Kuvvetli rüzgar çınar ağacını tuttuğu gibi kökünden söküp kendisiyle sürüklemiş.